ODTÜ DBE Kumsalı ve Kaplumbağalar

Mersin ilinin Erdemli ilçesine bağlı Limonlu beldesinde bulunan Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü (ODTÜ-DBE) kampüsü Mersin Silifke karayolu üzerinde, deniz ve dağ  tarafında toplam 660,000 m2’lik bir arazide (Fotoğraf 1) 1977 yılından beri konusunda değerli hizmetler veren, önemli bilimsel araştırmalar yapan bir lisansüstü eğitim/öğretim kurumudur.

Enstitüye ait 50,000 m2’lik liman, sadece 2 bilimsel araştırma gemisinin faaliyeti için kullanılmakta olup, bu nedenle limandaki doğal yaşam, insan faaliyetlerinden fazla etkilenmemiştir. Deniz ve kıyı ekosistemlerinin korunması için çaba gösteren, araştırmalarıyla topluma değer katan ODTÜ-DBE öğretim üyelerinin çabasıyla, Tarım Bakanlığının 1998 yılında çıkardığı bir genelge ile limanın hem içinde ve hem de 500 m çevresinde, olta balıkçılığı dahil her türlü balıkçılık faaliyeti yasaklanmıştır. ODTÜ-DBE limanı ve çevresi Mersin Silifke arasında böyle bir korumayı gerçekleştiren tek kuruluştur. Böylece kıyı balıklarının hiç olmazsa bu alanda serbestçe yaşayıp üreyerek diğer bölgelere yayılmasına ve popülâsyonlarını devam ettirmesine olanak sağlanmaktadır.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsünün (ODTÜ-DBE) arazisi ve sınırında bulunan kumsalı. Limanın doğusundaki uzun ve batısındaki kısa kıyıda toplam yaklaşık 1000 m uzunluğunda göreceli olarak doğal özelliklerini enstitünün konumu nedeniyle korumuş iki kumsal bulunmaktadır.

Enstitünün kıyısı yaklaşık 1500 m uzunluğunda olup bunun limanın batısındaki 200 m ve doğusundaki 800m lik kısmı doğal özelliğini koruyan kumsallardan oluşmaktadır.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsünün (ODTÜ-DBE) kumsalları izleyen paragraflarda verilen üç ana nedenle korunmayı hak etmektedir

Deniz kaplumbağaları Caretta caretta ve Chelonia mydas türlerinin yumurtlama alanı olması: Bu her iki tür de Dünya Koruma Birliği (IUCN) kriterlerine göre “endangered” yani nesli tehlikede olan türlerdendir (http://www.iucnredlist.org/apps/redlist/search). Bu nedenle her iki tür de Türkiye'nin taraf olduğu BERN (Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması) Sözleşmesi kapsamında koruma altına alınmışlardır. ODTÜ-DBE'nin tüm kumsalı (limanın hem doğusu ve hem de batısı), bu iki tür deniz kaplumbağasının (Caretta caretta ve Chelonia mydastürlerinin) yumurtlama alanıdır. ODTÜ-DBE kumsalında sadece 2011 yazında tespit edilen yumurtlama yuvasının 4’ü doğuda ve 15'i batıda olmak üzere en az 19 adettir (bkz http://kaplumbaga.ims.metu.edu.tr/). Bu mevcut yuvaların hepsi hâlihazırda Mersin Çevre ve Orman İl Müdürlüğünün bilgisi kapsamında ODTÜ-DBE tarafından özenle korunmaktadır. Bu kapsamda denizden kumsala gelen çöpler düzenli olarak toplanmakta, üreme mevsiminde enstitünün deniz tarafındaki ışıkları karartılmakta, yuvaların yerleri özel koruma altına alınmaktadır.

Bilindiği gibi bu kaplumbağalar yaz aylarında (Haziran ve Temmuz) yumurta bırakmak için sahillere gelirler. Yaklaşık 40-50 günlük bir kuluçka dönemini takiben yavrular Ağustos ve Eylül aylarında yuvalardan çıkarak ay ışığının parlattığı deniz yüzeyine doğru hızla hareket ederler. Bu esnada kıyıda insan faaliyetinden kaynaklanan ışıklar varsa, yavrular deniz yerine karaya doğru ilerleyerek telef olabilirler. Sonuç olarak üreme dönemleri insanların tatil dönemine rast geldiğinden deniz kaplumbağaları sahildeki yoğun turizm aktivitelerinden olumsuz etkilenirler.

Bir zamanlar tüm sahilin yumurtlama alanı olduğu rapor edilmiş olan Mersin ile Silifke arasındaki bölge maalesef son on yıllarda hızlı bir betonlaşma ve yoğun yerleşim neticesi doğallığını yitirmiştir. Günümüzde ODTÜ-DBE kumsalı Mersin ile Silifke arasında en son kalan iki yumurtlama alanından birisidir (diğeri Tarım Bakanlığına bağlı Alata Araştırma Enstitüsünün kumsalıdır ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından Doğal SİT alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır).

Nesli yok olma statüsünde olan Nil kaplumbağası Trionyx triunguis'in yaşama alanı olması:Yukarıdaki iki deniz kaplumbağasının yanında daha çok tatlı ve acı sularda rastlanan Nil kaplumbağası (Trionyx triunguis) Türkiye'nin Akdeniz sahillerinde görülür. Dünya Koruma Birliği (IUCN) kriterlerine göre Nil Kaplumbağası “critically endangered” yani nesli yok olma tehlikesinde olan yani mutlaka koruma altına alınması gereken bir türdür (http://www.iucnredlist.org/apps/redlist/details/22200/0) (karşılaştırma için Akdeniz foklarının da aynı kategoride olduğunu belirtebiliriz). ODTÜ-DBE limanı bu türün önemli bir yaşam alanı olup limanda her yaz çok sayıda ferdi aynı anda görülebilmektedir (Ok M. 2002, Nil Yumuşak Kabuklu Kaplumbağasının (Trionix triunguis) İçel kıyılarındaki Populasyon Statüsü. Ege Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Lisans Tezi). 2011 yazında da en az 6 bireyin limanda olduğu gözlenmiştir. Nil kaplumbağasının limanın 800 m batısındaki Lamas deresinde yumurtladığı tahmin edilmekte olup aslında ayrıca bu nehrin ve nehrin denize döküldüğü alanın da bu nedenle koruma altına alınmasına yönelik çalışmaların süratle yapılması gereklidir.

Bölgede ender bulunan kumul tepeleri ve kum zambaklarını içermesi (Fotoğraf 2): Söz konusu doğal kumul tepeleri bölgeye özgü korunması gereken bir tabiat varlığıdır. Maalesef bu tepecikler Mersin ile Silifke arasındaki bu bölgede yok olmaya yüz tutmuştur.

Barselona, Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Anlaşması (Convention for the Protection of the Mediterranean Sea against Pollution) kapsamında Akdeniz Eylem Planı (MEDITERRANEAN ACTION PLAN) protokolünce kabul edilen sınıflandırmaya göre Akdeniz deniz ekosistemi genel olarak 6 ana habitat tipi ile tanımlanmaktadır. Bu sınıflandırmaya göre sualtında kalmayan ancak dalga ve serpinti nedeni ile denizin etkisi altında olan supralittoral bölge ayrıca kendi içinde dörde ayrılmakta olup bunlardan biri kumlu zeminli alanlardır. Bu grup içinde Mersin’in doğu kıyılarında yakın bir geçmişe kadar en yaygın olarak görülen habitat tipi vejetasyonsuz kum fasiyesleridir. Dinamik ve hareketli olan bu alanın Akdeniz genelindeki gösterge türleri böcekler (Phaleria provincialis, Cicindela sp, Bledius arenarius, Bledius juvencus, Tridactylus variegatus), örümcekler (Arctosa perita) gibi karasal türler ile isopod (Porcellio sp) ve amphipod (Talitrus saltator, Orchestia stephenseni) kabuklulardır. Diğer taraftan bu yapı üst sınırını oluşturan adlittoral bölgedeki halofitlerin köklerinin kumu sabitlemesi ile oluşmuş kumullar alana özgünlük katmaktadır. Bu şekilde oluşmuş kum yükseltileri yüzey altındaki taban suyundan yeterli yüksekliği ve uygun sıcaklığı sağladıklarından Mersin’in doğu kıyılarında nesli tehlike altındaki Caretta caretta ve Chelonia mydas türü deniz kaplumbağalarına yumurtlama alanı oluşturmaktadır. Bu alandaki diğer önemli ve tehlike altında olan bir diğer tür ise hayalet yengeçtir (Ocypode cursor). Yine Mersin’ın doğu kıyılarındaki kum yükseltilerinin oluşumunu sağlayan türlerin başında kendisi de tehlike altında olan kum zambağı (Pancratium maritimum) bitkisidir. Bunun yanında kum zambağı kadar etkileyici bir görüntüsü olmayan çakırdikeni de (Eryngium maritimum) kum yükseltisinin oluşumunda etkili olan türlerdendir.

Yine koruma altına alınması gerekli olan kum zambakları (Pancratium maritmum) bu tepeciklerin oluşumda önemli bir yer tutmaktadır. Aslında kum zambakları da nesli tehlikede olan bitki türlerindendir (http://www.cicekansiklopedisi.com/cicek/1246-Akdeniz-Sahillerinde-Nesli-Tehlikede-Bir-Tur:-Kum-Zambagi.html). Bu nedenle bazı bölgelerde Mersin Özel Çevre Koruma Müdürlüğü, koruma ve izleme çalışmaları yürütmek üzere bu konuyu projelendirmiş ve çalışmalarına başlamıştır. Pancratium cinsinin Türkiye’de doğal olarak yetişen tek türü olan kum zambağının, güzelliği ve zarafeti temsil eden beyaz çiçekleri Temmuz ve Ağustos aylarında açar ve ortalığa hoş bir koku yayar. Uzun köklere sahip soğanları kumulların 15-20 cm derinliğinde bulunur. Bulunduğu bölgede zambaklar, bir taraftan kum tepelerinin güzelliğine bir kat daha güzellik katarken diğer taraftan kökleri ile bu kum tepeciklerinin oluşumuna katkıda bulunurlar. Kokulu ve dekoratif çiçekleri ile önemli bir süs bitkisi olma niteliğine sahip kum zambakları içerdiği 150’den fazla olan alkoloid nedeniyle pestisit ve tıbbi bitki olma özelliğini de taşımaktadır. Yukarıda verilen internet sayfasına göre, Arizona Eyalet Üniversitesi Kanser Araştırma Enstitüsü’nde yapılan bir araştırmada ise anti-kanser etkili bir madde olan Pancratistain’in, Pancratium maritimum’da bulunduğu tespit edilmiştir

Doğu Akdeniz'deki kum zambağı bitkisi, doğal yaşam alanları olan kumul sahillerin büyük bölümünün betonlaşma nedeniyle, bir kısmının da plaj olarak kullanılması, ayrıca insanlar tarafından çiğnenmesi, çiçeklerinin koklamak ve evlerini süslemek için koparılması ve soğanlarının toplanması nedeniyle yok olmaya yüz tutmuş bir bitki türüdür.

ODTÜ-DBE kumsalının doğusundaki bitişik sahil Kocahasanlı belediyesi sınırlarında olup, plaj haline getirilmeden önce bir zamanlar ODTÜ-DBE kumsalı ile aynı özelliklere sahipti. Ancak belediye burayı plaj haline getirirken kumulları düzleştirip, sonrasında bu kumulların üzerine çadırlar koyarak turizme açmıştır. Bu sahil plaj haline getirildiğinde önce kum tepeciklerini ve kum zambaklarını kaybetmiş ve arkasından da kaplumbağalar insanların yoğun bulunduğu bu sahile uğrayamaz olmuşlardır.

Benzer şekilde ODTÜ-DBE limanının batısındaki kumsalın hemen bitişiğindeki Limonlu belediyesi tarafından plaja dönüştürülen yaklaşık 500 m uzunluğundaki sahilde de hem kumul tepecikleri ve kum zambakları kaybolmuş (Fotoğraf 4), hem de nesli tehlikede olan kaplumbağaların da bu alanda yuva yapma şansı kalmamıştır.

Mersin kıyılarındaki bu tip düşük eğimli kumlu zeminli supralittoral bölge ile hemen gerindeki infralitoralin önemli bir bölümünün betonlaştırılması, geri kalanının da belediyelerce halk plajı amaçlı kullanımı nedeniyle vejetasyonsuzlaştırılması sonucu özgünlüğünü kaybetmiş ve yukarıda açıklanan özellikleri hala koruyabilen alan neredeyse kalmamıştır. Henüz bozulmadan kalabilmiş yerlerden biri de ÖDTÜ DBE'nin deniz sınırını oluşturan alandır. SONUÇ Mersin Silifke arasındaki kıyıda aşırı yapılaşmanın ve diğer yoğun insan faaliyetlerinin boyutları göz önüne alınarak, bu bölgede son kalan iki önemli kumsaldan biri olan ODTÜ DBE kumsalının korunmasının önemi açıktır. Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı, bu tabiat güzelliğini gelecek nesillere aktarmak açısından, hem ODTÜ DBE limanının ve hem de kumsalının tümüyle (limanının hem doğusu ve hem de batısı) koruma altına alınması önerilmektedir. Bu alan deniz kıyı çizgisinden başlayıp karaya doğru 50 m enindeki tüm alandır